Belki Seksenler Doksanlar modası, zamansız parçalarla günümüzün stillerine şimdilik küçük bir oranda yansıyor olabilir ama eğlencesi, müziği ve kaliteli ambiyansına büyük ilgi var.
Yıllar önce TRT’de izlenme rekorları kıran ve hala günümüzde tekrarları yüksek reyting alan Seksenler dizisi de bunun bir göstergesi. İnanılmaz ama gerçek, çevremde bir çok insan, bu diziyi hala takip ediyorlar. İlgi o kadar büyük ki, yeni bölümleri de çekilmiş ve yayınlanıyormuş.
Belki o dönemlerde arkadaşlıklar daha güzeldi, ilişkiler daha sıcak, aileler birbirine daha bağlıydı bilmiyorum ama bildiğim tek şey, özellikle Seksenli yıllar, bugünün modasına, müziğine ve hatta hayat stiline etki ediyor.
Sık sık, her jenerasyondan insanın (özellikle de 20-35 yaş aralığı) Seksenler ve Doksanlar müziği çaldığında; ne kaliteli şarkıymış diyerek güzel bir sohbet başlattığına, hatta dayanamayıp dans etmeye başladığına tanık oluyorum.
Seksenler ve Doksanların Farkı Neydi?
O dönemde vatkalar şişikti ama kalite vardı. Saçlar kabarıktı ama enerji yüksekti. O yılların dili olsa da konuşsa. Tüm yaşamımızı taşıyan aslında en yakın sırdaşımız olan çantalar o dönemden bu döneme en gözle görünür miraslardan. Çanta deyip boş geçmemek lazım. Örneğin o dönemlerin nasıl dinamik ve pratik olduğunu, o döneme ait bel çantası free bagler bence çok iyi anlatıyor. Günümüzde revize edilmiş stilleriyle hala pratik kullanım için kadınların ve hatta erkeklerin vazgeçilmez Free Bagleri, Emre NewYork’da olduğu gibi birçok markanın koleksiyonunda yer alıyor.
Seksenli ve Doksanlı yıllar renk konusunda da çok cesurdu. Hatırlar mısınız? Pembe tayt üzerine sarı tişörtler, saçlarda bandanalar, arkası pul işleme kot ceketler daha neler neler…
Belki kalıplar ve kuplar değişti ama Seksenler ve Doksanların o dokunuşları günümüz modasına yol gösteren bir fener gibi.
Seksenler Enerjisi Geri mi Geliyor?
Geçenlerde kadim dostum Ömer Seval’den Seksenler konseptli partisi için bir davetiye aldım. Sevgili dostum, Şalom gazetesi köşe yazarı ve iş insanı Joel Pinto ile hemen bu partiye mutlaka gitmeliyiz dedik.
Ömer kostüm zorunlu ve herkes özen göstersin diye rica edince tabii ki bu ricasını kırmak olmazdı. Sadece Seksenler müziklerini dinlemek, arkadaşlarımızla keyifli vakit geçirmek için değil, parti sahibini onore etmek için; ben sarı peruk, deri ceket, kesik eldivenlerim ile bir rock star oldum, Joel ise Seksenler stili kıyafeti ile bir Hollywood ünlüsü oldu.
Madonna kostümünü tercih eden sevgili dostumuz Sibel Çataklı ile Nişantaşı’nda buluşup Ömer’in mekanına hızlı bir giriş yaptık. Partide, Seksenler modasını yansıtan kostümleriyle konsepte uygun misafirler olduğu gibi, bizleri keyifle seyrederek bir dahaki sefere, mutlaka parti kostüm konseptine uygun gelecekleri sözünü verenler de vardı.
Kostüm temalı partilerde amaç; çekici gözükmek veya kim ne der diye düşünmek değil gerçekten o ruhu yansıtmaktır. Hayatımda ilk defa peruk taktım ve dönemin saç modasına uydum ama çok beğenildi.
Tabii kostüm partiler hangi döneme ait olursa olsun eğer stil sahibiyseniz bu dönemden de bazı parçalarla kombinleyerek inovasyon sahibi de olabilirsiniz. Örneğin rockstar stiline uygun günümüz çizgilerindeki modern deri ceketim, peruk ve deri eldivenlerim ile kostümümü dengeledi. Inovatif yani günümüze de uygun güzel bir stil dengesi oluşturdu.
Her ne kadar 80ler dönem kostüm partisi de olsa ister istemez gelen bütün kadınların çantalarını taradım. Joel dışında 80ler çantası stillerini iyi çalışmış bir başkasını ne yazık ki göremedim. Halbuki günümüze kadar gelen bir free bag ile çözebilirlerdi.
Başta Ömer’e ve emek veren; parti ruhunu güçlendiren, misafirlerin emeğine sağlık.
Doksanlar Dönemi
Seksenler partisinden 1 hafta sonra Doksanlar enerjisinde bol sahneli, bir doğum günü partisinde buldum kendimi.
Nişantaşı Müdana adlı mekanda, Semih Bilgiç’in 35.ci yaş doğum günü ve yeni şarkısı Kasabanın lansmanı, aynı sahnede buluştu. Sevgili Semih kibar ve pozitif enerjisiyle misafirlerinden tam not aldı. Müdana çok keyifli bir mekan. Bazı günlerde, Semih gibi canlı performansların yanı sıra, bazı günlerde seksenli ve doksanlı yılların müziklerinden oluşan tematik geceler düzenliyorlar. Instagram hesaplarını da şuraya ekliyorum. Belki uğramak istersiniz.
İçerisi loş olduğundan çok fazla kadınların çantalarını kesemedim:)) Espirili sahne şovlarının yer aldığı mekanda görebildiğim kadarıyla yakınımdan geçen bir kaç kadının hangi model çanta ile kombinleseydi kıyafetine daha çok yakışırdı dediğimi hatırlıyorum. Aklımda kalanlardan bir tanesi, bir misafir, kocaman omuz çantasıyla gelmişti. Belki işten çıktı direkt geldi ama gece gezmesi için biraz uygunsuz duruyordu.
Akşam ne kadar ufak çanta olursa, o kadar iyidir. İçine kimlik, telefon, minik bir cüzdan ve bir kaç makyaj malzemesinin girdiği büyüklükteki çantalar daha şık duruyor. Örneğin, Emre NewYork Timeless koleksiyonumdan LUCKY FLAP Çanta tam da bahsettiğim özelliklerde. Bu arada siz Sevgili Kadınlara minik bir tavsiyem var. Özellikle gece çıkarken, çantanızı rahatlıkla asmanız için tasarlanan çanta askılarından bir tanesini her zaman yanınızda bulundurun. Özellikle masaya konan çantalar hem görüntüyü bozuyor hem de üzerine bir şeyler dökülme olasılığı var.
Birbirinden değerli dostlarımla geçirdiğim gecede Nişantaşı’ndaki Havin’in sahibi Ebru Üzüm ve dostlarımızla bir hatıra pozu da çektirmeyi ihmal etmedim.
Sevgilerimle,
Yorum
sevgili Emre Ertürk
müthiş vizyonun ,estetik bilgin le büyük sanatçı kimliğin bize değer katıyor
yazıların deneyimlerin muhteşem
paylaşımların özellikle 2000 kuşağına ışık tutuyor
Betty Ruso
Çok teşekkürler Sevgil Betty.
Emre’cim,
Ne güzel bir yazı olmuş. Beni aldın götürdün o güzel yıllara. Kalemine ve emeğine sağlık olsun…
Şehnaz Tuna
Ne güzel yıllardı değil mi? Hiç birimiz unutmadık galiba